Makine ihracatı 5 ayda 11,5 milyar dolar oldu
Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) tarafından paylaşılan makine imalat sanayi konsolide verilerine göre, 2025 yılının ilk 5 ayında Türkiye'nin serbest bölgeler dâhil toplam makine ihracatı 11,5 milyar dolar oldu. Fiyat performans ekseninde Batı ile Doğu malları arasında en iyi seçenek olarak görülen Türk makinelerinin son dönemde hızla pahalanmasına dikkat çeken Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, “AB genelinde %2,5 artış sağladığımız ilk 5 ayda Yakın ve Orta Doğu’da %8’e yakın daralmış olmamız, teknolojik hassasiyeti olan gelişmiş ülkelerde payımızı korurken, fiyat hassasiyeti olan pazarlarda pay yitirdiğimizin bir göstergesi. Bu durum, ÜFE'deki döviz bazlı yükselişi salt kalite ve verimlilikle açıklamaya çalışan tezlerle çelişen bir durum” dedi.
Makine imalat sanayi konsolide verilerine göre, Ocak-Mayıs döneminde serbest bölgeler dâhil toplam makine ihracatı %1,2 gerileyerek 11,5 milyar dolar oldu. İhracatı miktar bazında %6,2 azalan makineciler, ortalama birim fiyatlarını %5,3 artırarak 7,8 dolara taşıdı. Yıllıklandırılmış verilere göre ihracat %0,5 azalışla 28,1 milyar dolar oldu. Ocak-Mayıs döneminde KG başına ihracat birim fiyatları, Türkiye’nin makine ihracatında 1,3 milyar dolar ile ilk sırada gelen Almanya’da 10,1 dolar olurken, 729 milyon dolar ile ikinci sırada gelen ABD’de 16,1 dolar olarak gerçekleşti. Bu dönemde ihracatın %12,3 arttığı İtalya üçünü sırada yer aldı. İlk 10 ülke arasında yer alan Birleşik Krallık, Romanya ve İspanya’da %14,3 ila %28,5 dolayında artışlar gerçekleşti. Alt dallar arasında ilk sırada gelen içten yanmalı motor ve aksamları ihracatı %3,5 artışla 1 milyar dolar eşiğini geçti. 689 milyon dolar ihracat yapılan inşaat ve madencilik makineleri %18,8 daraldı. İhracatın %15,6 azaldığı traktörler, tarım ve ormancılık makinelerinde tutar 491 milyon dolar oldu.
“Fiyat odaklı pazarları kaybediyoruz”
Türkiye'nin makine ihracatında uzun yıllardır ilk sırada gelen Almanya'daki gelişmelere değinen Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, bu pazarda yaşanan süreçleri şu şekilde değerlendirdi:
“Almanya’da, geçen yılın tamamına egemen olan düşük iç talep işletmeleri rekabetçi ölçeklerden uzaklaştırmış, 2024 yılı makine üretiminde %7,5; ihracatında ise %5 gerileme kaydedilmişti. Bu yıla yeni siparişlerde toparlanma ile başlayan Almanya’daki işletmeler, ilk çeyrekte %5 kadar düşen ihracatlarına rağmen tarife savaşlarındaki belirsizliği yatırım iştahına çevirmeye odaklanan Alman hükumetinin doğrudan destek programları ile moral kazandılar. ABD ve Çin’e ihracatta yaşanan sert daralmayı diğer pazarlarda telafi etme gayretine giren bu işletmeler, bizim doğal pazarlarımız olan Yakın ve Orta Doğu’da %14’e yakın ihracat artışı sağladılar. Bunu AB’nin hızla çeşitlendireceği STA’lara ve müşterilerine sundukları uzun vadeli finansman olanaklarına bağlamak mümkün. Bir başka sebebi ise fiyat performans ekseninde Batı ile Doğu malları arasında en iyi seçenek olarak görülen Türk makinelerinin hızla pahalanıyor oluşu. AB genelinde %2 artış sağladığımız ilk 4 ayda Yakın ve Orta Doğu’da %6’ya yakın daralmış olmamız, teknolojik hassasiyeti olan gelişmiş ülkelerde payımızı korurken, fiyat hassasiyeti olan pazarlarda zaafa düştüğümüzün bir göstergesi. Bu durum, ÜFE'deki döviz bazlı yükselişi salt kalite ve verimlilikle açıklamaya çalışan tezlerle çelişen bir durum. Gelişmiş ülkelerin kendi sanayisini korumak için enflasyonist tarifeler de dahil her türlü önlemi aldığı bir dönemde, enflasyonla mücadele saikiyle ithalatı kolaylaştırmanın üretimden ziyade tüketime katkı yaptığı ortada. Dezenflasyonist yaklaşımın iç talebi kısmak kadar, sanayi arzını koruyacak önlemleri ihmal etmemekten geçtiği de çok açık.”
“Avrupa acil eylemleri hayata geçiriyor”
Şirketlerin rekabet gücünü, yatırım kabiliyetleri ve temel teknolojilerdeki yenilenmelerini geliştirecek önlemlerde geciken Avrupa'nın acil harekete geçtiğine dikkat çeken Karavelioğlu şunları söyledi:
“Çin’in ticari girişimlerine verilecek en iyi yanıtın pazarı birleştirmek olduğuna inanan AB'nin regülasyon yükünü azaltmaya yönelik yeni siyasi taahhüdü, uluslararası rekabet, jeopolitik gerilimler ve yapay zeka gibi ileri teknolojilerin hızlı yükselişi karşısında önemli bir adım. Yabancı yatırım çekme konusunda son 10 yılın en düşük seviyelerine gelen fakat küresel belirsizlikler büyüdükçe cazibe kazanmakta olan AB, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması'nı ötelemek ve sürdürülebilirlik raporlama yükümlülüklerini basitleştirmek gibi tedbirler geliştiriyor. İşletmelerin, düzenlemelerin yoğunluğu ve uygulama yükünden kurtulmak için bastırdığı bu dönemin bir konusu da İkiz Dönüşüm sürecine savunma sanayinin entegrasyonu… Zırhlı araçlar, üretim sistemleri ve iletişim çözümleri gibi güvenlik odaklı sistemlerin klasik makine sanayiine dayalı bileşenleri gerektirdiği bu süreçte, Türkiye kalite ve standartlara uygun proses yeteneği ile önemli rol oynayabilir.”
“Yeni Teşvik Mevzuatı yerli makineleri öncelemeli”
Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Cumhurbaşkanı Kararı'nı olumlu bulduklarını belirten Karavelioğlu, teşvik sisteminin dünyadaki korumacı eğilimlere paralel olarak yerli makinelere öncelik sağlayacak şekilde uygulanması gerektiğine dikkat çekerek şunları ifade etti:
“Yeni teşvik sistemi içinde teknoloji tabanlı yerlileştirme hedefini benimseyen Milli Teknoloji Hamlesi ve kritik teknolojileri odağına alan Stratejik Hamle programları makine sektörü için etkin sonuçlar doğurabilecek zemindeler. Sektörel envanterimiz içinde noksanlığı çekilen ileri teknolojili bazı makineler ve donanımları, 2019 yılında hayata geçen bu program kapsamında geliştirilmekte ve ihracat birim fiyatlarımızın ve katma değerinin artışına destek vermekteler. Ancak, yeni teşvik sisteminin arzu edilen sonuçları verebilmesi için 1 milyar TL’lik asgari yatırım tutarının sektörün KOBİ yapısına uygun olacak bir seviyeye çekilmesinin ve %25’lik makine teçhizat desteğinin vaktiyle İVME Programı’nda da olduğu ve şimdilerde küresel konjonktürün dayattığı üzere yerli makinelere verilmesinin daha isabetli olacağını düşünüyoruz. Teşvik Sistemi’nde 233 GTİP’in gümrük vergisi muafiyeti kapsamı dışına çıkarılması, teşvik politikalarının seçiciliğini ve odaklanmasını artıran yapısal bir düzenleme olmakla birlikte, kapsam içinde kalan diğer bütün GTİP’ler ilave gümrük vergileri ihdas edilmesini gerektiren haksızlıklar karşısında savunmasız kalmaya devam edeceklerdir. Makinelere dair GTİP’lerin sayısının 88’den 123’e çıkarılmış olmasından memnun olmakla birlikte yerli makinelerin öncelenmediği bütün düzenlemelerin ithalatı da teşvik edeceğini biliyoruz.”
İlk çeyrekte %4,4 gerileyen makine ithalatının Nisan'da %9,7'lik sıçrama yaptığına dikkat çeken Karavelioğlu, 2024'te makine ithalatında sağlanan daralmanın sonuna gelindiğini belirterek şunları söyledi:
“Makine ithalatının Nisan'da aylık 4 milyar doları aşması ve Çin'den yapılan makine ithalatının ilk 4 ayda %13,7 artarak 4,1 milyar dolara ulaşması, Çin'in agresif ticari politikalarına karşı tedbirler geliştirmekte ileri ülkeler kadar kararlı olmadığımızın bir işareti olarak görülebilir. Almanya'nın sanayi örgütlerinden VDMA'nın da dikkat çektiği gibi, sorun yalnızca Çinli şirketlerin daha düşük üretim maliyetlerine sahip olmaları değil, devlet tarafından sübvanse edilerek adil rekabet şartlarına uymamaları. Bu kasıtlı ve ısrarlı tutum, sadece Türkiye'de değil, dünyanın küçüklü büyüklü bütün makine pazarlarında yerli imalatçıyı zor duruma sokmayı hedefliyor.”
“İmalat sanayiinin manevra alanı kalmadı”
Yurt içi ve yurt dışı koşulların yarattığı karşı rüzgâra direnmeye çalışan imalat sanayiinin gücünün tükenme noktasına geldiğini ve artık bir manevra alanı kalmadığını ifade eden Karavelioğlu şunları söyledi:
“Sıkılaşma politikaları kısa vadede finansal istikrarı gözetiyor olsa da makine gibi yatırım ve finansmanla doğrudan ilişkili bir sektörün üzerinde uzun vadeli baskı kuruyor. Sabit sermaye yatırımlarının %2,1 büyüdüğü ilk çeyrekte büyümenin tamamı inşaat yatırımlarından kaynaklandı. Aynı dönemde makine teçhizat yatırımları %1,8 daralırken, makine sektöründeki üretim %8,7 oranında azaldı, ki bu oran genel imalat sanayindeki %2,7’lik gerilemenin çok üzerindeydi. Makine sektöründeki üretim Nisan’da %4,9 artışla yıl başından beri ilk kez artıya geçmiş olsa da veriler yavaşlamanın geçici olmadığını, yatırım ve rekabet ortamını olumsuz etkileyen koşullarla, daha da derinleştiğine işaret ediyor. Kontrollü küçülme ve maliyet yönetimini hayati hale getiren bu süreç hem iç üretim kapasitesinin yenilenmesini hem de teknolojik dönüşümü geciktirerek geleceğe dönük yatırım iştahını da olumsuz etkiliyor. Yeniden bir güven ortamı oluşturulabilmesi için ucuz ithalat baskısına karşı önlemler alınması, finansmana erişim imkânlarının ve ihracat pazarlarına yönelik desteklerin artırılmasına ihtiyaç var.”